Psikolojik Danışmanlık Platformu
Problem ettiğin konu ne ise, çözümü iyibirben’de !
Uzman bir psikoloğa ne zaman başvurmak gerekir?
Hayat bize her zaman mutlu, olumlu, güzel anlar sunmaz. Kimi zaman zorlayıcı, bizi sıkıntıya sokan durumlar karşımıza getirebilir. Başımıza gelen bu durumlar ile tek başımıza başa çıkamayıp, kendimizi uzun süre boyunca mutsuz, problemli, değersiz, depresif, boşlukta vb. hissettiğimizde yardım almanın zamanı gelmiş demektir. Eğer yardım almakta çekinirsek, bu durum uzun vadede duygusal yaşantımızı, davranışlarımızı, ilişkilerimizi veya iş hayatındaki başarımızı etkileyebilir.
Hangi durumlarda bir terapiste ihtiyaç duyarız?
v Kendimi sürekli mutsuz hissediyorum
v Hiç kimseye güvenemiyorum
v Öfkemi kontrol edemiyorum
v Baş edemediğim bazı korkularım var
v Gündelik hayatta kaygılar yaşıyorum
v Takıntılarım gittikçe hayatı bana zorlaştırıyor
v Çocuğumun problemli davranışları var
v Yaşamış olduğum travmanın üstesinden gelemiyorum
v Uyku ve yeme bozukluğu yaşıyorum
v Eşim ile eskisi gibi mutlu değiliz ve ilişkimizde problemler var
Terapinin faydaları nelerdir?
v Farkındalık, yeni bir bakış açısı kazandırmak
v Potansiyelinin tümünü keşfetmesini sağlamak
v İhtiyaç ve beklentilerini tespit edebilmek
v Sorunlar ile baş edebilme stratejileri elde edebilmek
v Olumlu bir bakış açısı kazandırmak
Online terapinin faydaları nelerdir?
v Zaman tasarrufu etmenizi sağlar
v Seansların ücretleri daha uygundur
v Fiziksel rahatsızlığı olan kişiler için kolaylık sağlar
v Farklı şehirlerden kolayca katılım sağlanır
v İçe dönük insanlar için bir avantajdır
v Her yerden görüntülü konuşma ila bağlantı oluşturulabilir
v Danışanın kendi belirlediği yerden seansları yapması güven hissi oluşturur
Her terapi başarı ile sonuçlanır mı?
Öncelikle mutlak bir başarı için kişi, terapiye başlamadan önce kendi değişimi için hazır olmalıdır. Terapi sürecince kişinin istekli, sabırlı ve kararlı olması gelişim açısından çok önemli bir etkendir. Bu şekilde ilerlenirse sorunun kaynağına ulaşmak ve bunu çözmek mümkün olur. Problemleri çözmek her zaman zannedildiği kadar kolay olmayabilir, terapistinizden problemin ne zaman çözüleceğine dair bir süre vermesini beklemek yanlış olur. Herkesin gelişimi farklıdır. Güvendiğiniz bir terapist ile bu yolda ilerlemek sizin için en sağlıklı seçim olacaktır.
Terapilere ne sıklıkta gelmek gerekiyor?
Terapi sürecinizin etkin bir sonuç vermesi için haftalık düzenli olarak seanslara katılım göstermeniz önemlidir. İlerleyen süreçlerde terapistinizin yönlendirmesi ile seans sıklığında azalma veya artma planlanabilir.
Neden iyibirben.com ?
v Yaşam kalitenizi arttırmak, daha mutlu, sağlıklı ve kendinize güvenli hissetmek için
v Yaşadığınız problemler hakkında, hayatınızdaki zor süreçlerle ilgili size destek verebiliriz
v Probleminiz ne ise, o konuda uzman olan psikoloğu size yönlendiriyor olacağız
v Tüm uzmanlar özenle seçilmiş alanında uzmanlaşmış kişilerdir
v Websitemizde size yönlendirilen psikologların kendilerini, eğitimlerini tanıttıkları videoları bulunmaktadır
v Bu videoları izleyip uzmanınızı kendiniz seçme imkanınız mevcuttur
v Ayrıca seçtiğiniz uzman ile ücretsiz online ön görüşme yapabilir, probleminizi danışıp beraber bir yol izleyip, izleyemeyeceğinize karar verebilirsiniz
v Bir sağlık platformu olarak amacımız, herkese yardımcı olabilmektir. Ücretlendirmeler de bu bakış açısı ile belirlendiğinden ulaşılması uygundur fiyatlardır.
İYİBİRBEN’DE
DANIŞMANLIK ALABİLECEĞİNİZ KONU BAŞLIKLARI NELER OLABİLİR?
1. Depresyonda mıyım?
Depresyon; sürekli üzüntü, sıkıntı halinde olma ve size zevk veren durumlardan keyif alamama hali ile fark edilir. Bu durum kişilerde çeşitli duygusal ve fiziksel belirtilere yol açabilir.
- Günlük aktivitelere ilgi ve zevk kaybı
- İştah değişiklikleri: Aşırı yeme veya iştahsızlık
- Sürekli yorgun hissetme
- Uyku problemleri
- Değersiz ve suçlu hissetme
- İntihar eğilimi
Depresyon tanısı konulabilmesi için yukarıdaki belirtilerin en az 14 gün devam ediyor olması gerekir. Depresyon her yaşta görülebilen bir rahatsızlıktır. Depresyon müdahale edilmesi gereken bir sağlık problemidir. Eğer edilmez ise var olan semptomlar artış gösterebilir ve kişinin eski sağlığına kavuşmasını güçleştirebilir.
2. Takıntılı Düşünce ve Davranışların Belirtileri Nelerdir? (Obsesif Kompulsif Bozukluk)
Obsesyon: Kişinin zihnine girmesine engel olamadığı, zihninden uzaklaştıramadığı düşünce, fikir ve dürtülerdir. Kişinin isteği dışında gelirler. Kişi tarafından mantıkdışı olarak değerlendirilse bile kişi bu düşünceden vazgeçemez.
Kompulsiyon: Obsesyonların oluşturduğu sıkıntılı zihinsel dürtüleri ortadan kaldırmak amacıyla yapılan davranış eylemleridir.
En Sık Görülen Takıntılar
- Temizlik obsesyonu
- Kuşku obsesyonu
- Cinsel obsesyon
- Dini obsesyon
- Simetri/düzen obsesyonu
- Dokunma davranışları
- Sayma davranışları
- Biriktirme ve saklama davranışları
Bu davranışlar günlük yaşam etkinliklerini ciddi olarak kısıtlayabilen, aile, iş ve sosyal yaşamda engellere yol açan, yaşam kalitesini düşüren davranış türleridir. OKB, kişinin yaşadığı durumlarla doğru orantıda artış gösterebilir. İleri seviye ve kronik hale gelmeden tedavi edilmesi gereken bir bozukluktur. Psikolog eşliğinde Bilişsel-Davranışsal terapi ekolü ile tedavisi sağlanır. Kişideki takıntılı düşünce ve davranışların ortaya çıkma nedenleri detaylı bir şekilde incelenir. Sonrasında bu takıntıların yok olması adına teknikler geliştirilip, uygulamalar eşliğinde çalışılır.
3. Fobi belirtileri nelerdir?
Fobi; bir duruma karşı duyulan korkunun, kişinin günlük hayatı üzerinde oluşturduğu olumsuz etkiye denir. Korku duyulan bir olayla veya bir varlıkla karşılaşma halinde kişide anksiyete belirtileri meydana gelir.
Fobi Belirtileri
Çarpıntı, titreme, şok, soğuk terleme, nefes darlığı, mide bulantısı, bulanık görme, bilinç kaybı, tansiyon düşüşü, bayılma, sinir krizi vb. belirtiler görülür.
En yaygın fobiler;
- Kapalı/Açık alan korkusu
- Yükseklik korkusu
- Sosyalleşme korkusu
- Uçuş korkusu
- Köpek/Kedi korkusu
- Örümcek/Böcek korkusu
- İğne fobisi
Fobilerin Tedavisinde;
Kişinin kendinde korkuyu yaratan veya fobi haline gelmiş olan durumlar belirlenerek, bir psikolog eşliğinde bu durumların üstüne gidilerek oluşan aksiyete reaksiyonunun azalması amaçlanır. Bu korku ile nasıl çıkılabileceği konusunda çözüm yolları üretilir.
4. Travma nedir?
Kişinin tanık olduğu bir olaya karşı duymuş olduğu aşırı korku, çaresizlik, dehşet vb. tepkilerdir. Kişi, kendisinin fiziksel bütünlüğüne tehdit edici bir olay yaşamış veya bir başkasının böyle bir olayla karşı karşıya gelmesine tanıklık etmiş olabilir. Yaşanılan bu durum uzun süreler atlatılamamış olup, etkisinden çıkılamıyorsa buna karşı yardım alınması gerekebilir.
Travmaya Sebep olabilecek olaylar ; saldırı, şiddet görmek, kazalar, cinsel istismar, terör olayları, doğal afetler, ölüm tehdidi, yaralanma, ölüm vb. birçok olay sıralanabilir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Travmatik olaya maruz kaldıktan sonra kişide bazı stres tepkileri görülmeye başlayabilir. Stres hormonunun fazla salgılanmasıyla birlikte, kalp atışı ve solunum hızlanır, kan basıncı artar. Olayı hatırlatacak uyaranlarla karşılaştığımızda bu tepkileri yaşayabiliriz. Bu travmatik olaylar çözülmediği sürece kişide çökkün ruh hali, istek kaybı, uyku sorunları, yeme sorunları, yorgunluk, üzgünlük hali görülür. İlerleyen zamanlarda günlük yaşantımıza da etki eder hale gelebilir. Yaşamış olduğunuz travma ile baş edemediğinizi anladığınız esnada bir uzman ile iletişime geçmeniz en doğrusu olur. Psikoterapi ile bu travmaların giderilmesi adına çalışmalar yapılır. Kaygınız minimum dereceye ve hatta tamamen çözülünceye dek psikoloğunuz ile seanslara devam etmeniz gerekir. Bunun nedeni travmalar tamamen atlatılmadığı müddetçe yeniden nüksetmesi olağan durumlardır.
5. Panik Atak Nedir?
Ani başlayan ve dakikalar içerisinde zirveye ulaşan yoğun korku, çarpıntı, soğuk terleme ve rahatsızlık hissi olarak açıklanabilir. Genellikle 2-20 dakika, nadiren 60 dakikaya kadar çıkabilir. Kişi panik atak geçirdiği esnanın hemen öncesinde, negatif bir olay yaşamamış olabilir. Panik atak; genetik, aşırı stresli yaşam, aşırı sinirlilik hali ve beyin yapısı ile ilgili problemlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilir. Uzmanınız ile yapılan seanslarda size hangi durumun panik atak yaşattığı incelenir ve bulunması hedeflenir.
Tedavi edilmeyen panik atak, kişinin hayat konforunu oldukça negatif yönde etkileyebilir.
- Sosyal ortamlardan kaçınma
- Sürüş korkusu
- İş ve okulda sorunlar
- Anksiyete, depresyona yol açma
- Alkol kullanımına eğilim
Panik atak tedavisinde, psikoloğunuza açık olmanız ve ona güvenmeniz çok mühimdir. Yaşadığınız korkuları, stres kaynaklarınızı, ilişki problemlerinizi, iş hayatınızdaki sorunları ve benzeri konuları atlamadan anlatıyor olmanız tedavi sürecinin etkisi için önem arz eder.
6. Uyku Bozukluğu nedir?
Yeterince uyuyamama veya uyku sırasında görülen fiziksel olaylar sebebiyle kişilerin gün içinde çeşitli sorunlar yaşamasına neden olan rahatsızlıklar genel olarak uyku bozuklukları olarak sınıflandırılabilir.
Uyku Bozukluğunda Hangi Belirtiler Görülür?
- Uykuya dalmada zorluk veya uykuyu sürdürmede zorluk
- Gün içinde yorgunluk ve uyku isteği
- Anormal nefes alma davranışı
- Uykuya dalarken anormal hareket etme isteği
- Uyku esnasında anormal davranışlar sergileme
- Huzursuzluk veya kaygı davranışı
- İş veya okul performansında düşüş
- Konsantrasyon güçlüğü
- Depresif ruh hali
- Kilo alımı
Tedavi süreci; Uyku bozukluğu tedavisinde uzman bir psikolog tarafından, danışanın ayrıntılı hastalık öyküsü alınır. Öncelik, sorunun doğru tespiti ve uygun tedavi planlaması yapılmasıdır. Sonrasında kişi, uzmanın önerdiği yöntem ve teknikleri uygulamaya başlar ve düzenli yapılan seanslar doğrultusunda uyku bozukluğu problemi giderilir.
7. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu nedir? (DEHB)
Çocukluk çağından erişkinliğe kadar sürebilen bir bozukluktur. Kişinin davranışlarını kontrol etmesi ve dikkatini sürdürmekte zorluk çekmesi gibi durumlardan oluşur.
Örnek vermek gerekirse;
- Çoğu zaman dikkatini ayrıntılara veremez
- Görevlerini yerine getirirken dikkatsizce hatalar yapar
- İkili dialoglarda karşı tarafı dinlemiyormuş izlenimi verebilir
- Sırasını bekleme güçlüğü vardır
- Çok konuşur
- Fiziksel olarak yerinde duramama hali içindedir
- Başkalarının sözünü kesip söz arasına girme isteği içindedir
Dikkat eksikliği veya hiperaktivite tanısı olan kişileri toplumca etiketleme eğiliminde bulunup bu kişileri dışlama eğiliminde bulunabiliyoruz. Ancak unutulmamalıdır ki DEHB uygulanan terapiye çok iyi yanıt veren bir bozukluktur. Buna karşın tedavi edilmediğinde çocuklarda, zihinsel becerileri yeterince kullanamama ve dolayısıyla okul başarısında düşüş, adaptasyon sorunları gibi birçok problem ortaya çıkarabilmektedir. Yetişkin çağa gelince de bu problemlerin çözüme kavuşturulmadığından hala devam ediyor olur.
8. Aile Terapisi nedir?
Aile terapisi, tarafların karşılaştıkları ve bir araya gelip bir çözüme kavuşturamadıkları problemleri üçüncü bir göz eşliğinde çözüm aşamasına getirme sürecine denir. Aile içi iletişimin gelişmesini sağlamak ve değiştirmek adına çiftler aile terapistlerine başvurabilirler. Buradaki amaç; yaşanan zorlu süreçleri ele alarak, aile üyelerinin birbirlerine yardım edebilmeleri için terapistleri eşliğinde yapıcı yollar bulmalarını sağlamaktır.
Hangi durumlarda aile terapistlerine başvurabiliriz?
- Çocuk ve ergenlerde davranış bozukluğu
- Okul problemleri
- Evlilik problemleri
- Boşanma
- Yas ve kayıplar
- Duygusal istismar
- Şiddet görme
- Aile yaşamında değişiklikler (iş, taşınma, yeni bebek)
- Ebeveynlik becerileri
- Üvey birey, evlat edinme ailelere destek
- Ekonomik problemler
- İş stresi
Aile terapisi nasıl yapılır?
Seansların uygulamalarında farklı yöntemler vardır. Bazı uygulamalarda tüm aile üyeleri bir araya gelirken, bazı seanslarda aile üyelerinden bir ya da iki kişinin katılımı sağlanır. Ailedeki tüm bireyler konuşturularak problemler ele alınır. Yeni bakış açıları ve farklı uygulamalar sayesinde sorunların giderilmesi sağlanır. Ailelere kolaylık sağlamak açısından seanslar online olarak gerçekleştirilebilir.
9. Çocuklar için Oyun Terapisi nedir?
Çocuklar duygu ve düşüncelerini ifade etmekte yetişkinlikte olduğu kadar bir beceriye sahip değildir. Çoğu zaman duygu ve düşüncelerinin yanlış olduğunun farkına varamayabilirler. Yetişkinler için konuşma ne ise, çocuklar için de oyun aynı şeydir.
Oyun terapisi:
Çocuklarda görülen davranış sorunları veya ruhsal problemlerinin bu alanda eğitim alan çocuk psikologları tarafından oyun ve oyuncaklar aracılığı ile iyileştirilmesidir. 3-11 yaş aralığındaki çocuklara uygulanabilir. Oyun, çocuk için duyguları ifade etme, ilişkileri keşfetme, yaşantıları aktarma, isteklerini ifade etme ve tatmin yeridir.
Bu süreç aynı zamanda terapiste çocuğun iç dünyasını anlama fırsatı vermektedir. Terapide çocukta var olan korku, öfke, kıskançlık, hayal kırıklığı, özlem, ebeveyn ilişkisi gibi birçok duygu ve bağ ortaya çıkar.
Oyun Terapisi Çocuğa Ne Kazandırır?
- Problemli davranışlarının azalmasını,
- İçsel çatışmalarını çözmelerini,
- Kendilerini ifade etmelerini ve seslerini duyurmalarını,
- Özgüvenlerinin artmasını,
- Problem çözme becerilerinin gelişmesini
- Duygularını daha iyi anlamalarını
10. İlişki Terapisi
İlişki terapisi ; eşlerin yaşadıkları sorunların çözümü ve ilişkilerinin daha doyum verici hale gelmesi için gerçekleştirilen seanslar olarak tanımlanabilir. İlişki terapisi, ilişkinin tarafları gerçek anlamda bir değişim arıyorsa işlevsel olabilir. Yapılan seanslarda her iki tarafında şikayetleri dinlenir ve terapist eşliğinde çeşitli uygulamalar ile çözüm yoluna gidilmesi amaçlanır. Bu süreçte kişiler, kendilerine, duygu, düşünce, eylemlerine, var olan sorunların oluşumuna ve çözüme olan katkılarına dönük bir farkındalık sağlarlar. Bu farkındalık için zamana, sabra, çabaya ve bedel ödemeye ihtiyaçları vardır.
İlişki Terapisine Ne Zaman Başvurabilirsiniz?
- Eşinizin sizi anlamadığını düşünüyorsanız
- İlk duyduğunuz heyecanı kaybettiyseniz
- Aranızda artık saygı kalmadığını düşünüyorsanız
- Cinsel hayatınızda ters giden şeyler varsa
- Duygusal istismar veya şiddete maruz kalıyorsanız
- Aranızda iletişim problemleri varsa
- Aldatıldığınızı düşünüyor veya yakaladıysanız
- Kafanızda boşanma kararı varsa
Çift terapistleri sizlere objektif (tarafsız) bir bakış açısı ile yaklaşır. Çiftlere olan eşit mesafesiyle, uygulamalı bazı görevler, ödevler verebilir. Partnerlerden birinin terapiye gelmeyi reddetmesi sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bunların ana nedenlerinden biri sorunlarla yüzleşememek, diğeri ise terapinin işe yaraması konusundaki şüpheleridir. Böyle bir durumla karşılaşıldığı zaman ilk etapta, partnerlerden birinin katılımı ile seanslara başlanılabilir. Bu sayede katılımcı olan tarafın edineceği doğru iletişim becerisi ile ileriki seanslarda partnerini de terapiye ikna etmesi amaçlanır. Karşılıklı özveri ve çaba ile sevgilerini pekiştirerek var olan problemlerin giderilmesi sağlanır.
Detaylı bilgi için iletişim hattımız: 0531 942 57 74
E-mail adresimiz: info@iyibirben.com